Tarih boyunca dünyanın hiç bir yerinde tam manasıyla çözülemeyen sosyal adaletsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımındaki eşitsizlik gibi toplumsal sorunlar, günümüzde de insanlığın gündeminde yer almaktadır.
Ferdin maddi ve manevi hayatının iyileşmesi ile toplumun refah düzeyinin artması anlamında sosyal kalkınma ameliyesi, sadece sosyoekonomik düzeyi değil dinî, dünyevi, maddi, manevi, ferdî, içtimai ve sosyal hayatın bütün unsurlarına yansıyan refah ve felahı içermektedir.
Modern çağın klasik iktisat anlayışı çerçevesinde yapılan tanım ve girişimler, kendine has değerleri, inançları ve dünya görüşü olan her toplum için bunu karşılayamaz.
Yoksullukla mücadele, sürdürülebilir kalkınma, gelir dağılımındaki adalet, zaruri hizmetlere ulaşım, imkân ve kaynakları kullanabilme ve entegrasyon gibi hususlar, sosyal kalkınma adına her toplumda üzerinde durulan önemli konulardır.
İslam medeniyetinde mesele, kendine özgü infak müesseseleri aracılığıyla düzenlenmeye çalışılmaktadır. Bu medeniyete ait olan vakıf kurumlarının, tarihi seyir içerisinde sosyal kalkınmada çok önemli rol oynadıklarına dair birçok örnek vardır. Bir vakıf medeniyeti kuran Osmanlı'nın para vakıfları tecrübesi, bu konuda günümüze ışık tutacak mahiyettedir.
Kalıcılığı temel vasıf edinen vakıf ameliyesinin özünde, devamlılık, sürdürülebilirlik ve üretkenlik vardır. Sadaka-i cariye olan bu ameliye, hem kendi dönemine hem de gelecek nesillere katkı sağlamaktadır.
Yoksullukla mücadele, sürdürülebilir kalkınma ve sosyal refah gibi alanlarda strateji vakıf tecrübesinin sürece katılmasında fayda vardır. Eserin bu bağlamda bir bakış açısı sağlayacağı kanaatindeyiz.