Bu çalışma; modern çağın katı konjonktürü içinde giderek bencilleşen, paylaşmayı öteleyen, her şeyi bildiğini sanan, kibri artan, ama bir o kadar da zaman ve mekân kalıpları içerisinde sınırlanmış insanın karakterini tartışmayı, giderek sekülerleşen dünyalarında sıkışıp kalan insanlığın çıkmazlarını değerlendirmeyi ayrıca bilimde, siyasette, ekonomide, sosyal ve dinî alanda tekel olmaya çalışan kişi ve kuruluşların kültür ve bilgi konusunda da hegemonya kurmayı hedefleyen yaklaşımlarına vurgu yapmayı amaçlamaktadır. Bilginin tekelleşmesi ve eleştiriye kapalı hâle gelmesi olarak adlandıracağımız bu tablo, zaman zaman köktenci/radikal eğilimlere sebep olması bakımından yalnızca geçmişin değil günümüzün de bir sorunu olarak güncelliğini korumaktadır. Ayrıca modern çağın yüksek teknolojisi içerisinde bilginin gerçekliği ve doğruluğu simüle edilerek/sanallaştırılarak her türlü manipülasyona açık hâle getirilmesi de meseleyi tümüyle kristalize etmiştir. Bu bağlamda, kırılması zor gibi görünen ve yaşamın her noktasına hızla sirayet etmeye devam eden hakikat tekelciliği, bilgi elitisizmi, fanatizm ve eleştiriye kapalı olma durumu bu çalışmanın nedenidir. Bu açıdan çalışmanın içeriğini; felsefe, ilahiyat, psikoloji, sosyoloji, siyaset bilimi, iletişim ve edebiyat sahasındaki ilgili konuları oluşturmaktadır.