Osmanlı topraklarına önce seyyah sonra Fransız büyükelçisi olarak (1855-1860) gelen Edouard Antoine Thouvenel, Islahat Fermanı'nın hazırlanma sürecine Fransız tezinin fikir babası olarak katkı sağlamıştır. Bunun yanı sıra diğer diplomatlarla birlikte faaliyetlere bizzat iştirak ederek bir bakıma Fransa'nın Osmanlı nezdindeki nüfuzunu kayıt altına alan bir misyonu yerine getirmiştir. Gerçekten de İstanbul, devletin bütün kurum ve kuruluşlarıyla Batılı devletlerin ittifak ya da çatışmalarının merkezindeydi. Bu dönemde İstanbul'da Fransa, İngiltere ve Rusya'nın en tecrübeli, en donanımlı, en kurnaz diplomatları görev yapmış ve aralarında kıyasıya bir mücadele yaşanmıştır. Birbirinden farklı yöntemlerle diplomasi yürüten İngiliz elçi Lord Stratford ve Rus elçi General İgnatyef ile ters düşse de Thouvenel, müzakereleri Fransa adına başarılı bir şekilde yürütmüştür.
Thouvenel, Bâb-ı Âli ve Abdülmecid ile sürekli temas hâlinde olmuştur. Fransa'dan aldığı talimatlar doğrultusunda baskıcı bir tutum izleyerek Reşid Paşa'yı azlettirmiş ve Fransa yanlısı Âli Paşa ve Fuad Paşa'yı bazen sadarete bazen de Dışişleri Bakanlığı'na getirtmiştir. Eflak-Boğdan meselesindeki hayatî önemi haiz Divan-ı mahsus seçimlerinde de yürüttüğü etkin diplomasiyle Fransa'nın tezlerini gerçekleştirmiştir. Ülkesi için Doğu'da prestij sağlayacak, ciddi mühendislik gerektiren ve İngilizleri kızdıran Kızıldeniz ile Akdeniz'i birbirine bağlayacak olan, Fransız mühendis Ferdinand de Lesseps başkanlığındaki Süveyş Kanalı projesinin diplomasi ayağında yine Thouvenel vardır. Ayrıca, daha önce hiçbir Osmanlı sultanının kabul etmediği Légion d'honneur nişanı Abdülmecid'e Çırağan'da görkemli bir törenle Thouvenel tarafından verilmiş ve Sultan ilk kez Fransız Büyükelçiliği'nde bir baloya katılmıştır.
Beş yıl boyunca İstanbul'da, rakibi Stratford kadar gürültü çıkarmadan icraatlarını sessizce sürdüren Thouvenel, III. Napolyon'un İstanbul'da Fransız devrini başlatan büyükelçisi iken Paris'e Fransız dış politikasına yön veren Dışişleri Bakanı olarak dönmüştür.